ÜLKEDE SU BARIŞI DÜNYADA SU BARIŞI 

HABERLER

Kıbrıs: Ortadoğu’nun Güçlü Anahtarı

   Asırlardır savaşların ve yağmaların ortasında kalmış bir adadır Kıbrıs.  İngiltere Başbakanı Benjamin Disraeli, 1840‘lı yıllarda hazırladığı raporunda,“Ortadoğu‘ya hâkim olmak isteyen devlet, Kıbrıs adasına da hâkim olmalıdır” sözü ile adanın önemi bir kez daha vurgulamış ve İngiltere’nin gözünü buraya dikmesini sağlamıştır.
Doğu Akdeniz’de görev yapan ABD donanması
Emperyalist ülkeler için Kıbrıs , 100 uçak gemisinden daha büyük bir askeri gücü ifade etmektedir. Arap Baharı ile başlayan Ortadoğu’yu şekillendirme çabalarından nasibi Kıbrıs’ta almış ve almaya da devam etmektedir.Ayrıca bölgede yaşanan Petrol ve Su Savaşlarında en önemli ikmal merkezidir. Adada bulunan askeri üslerden kalkan uçakların savaş bölgelerine yakınlığını da göz önüne  alırsak zengin doğalgaz yataklarının dışında muazzam bir stratejik bir öneme sahiptir. 1950‘lerde ABD, Lübnan ve Ürdün‘e; İngiltere de Mısır‘a Kıbrıs‘taki üslerden saldırmıştı.Arap baharı ile başlayan süreçte adada var olan askeri hareketlilik maksimum seviye ulaşmış, bir çok ülke de buraya (Daeş Karşıtı Koalisyon bahanesiyle) savaş gemisi göndermiştir. Bölgede yaşanan enerji savaşlarında Rusya’da kendi payını almak için Suriye İç Savaşına müdahil olmuş ve var olan sorun içerisinde aktör sayısı daha da artmıştır. İsrail’in doğalgaz hamlesi, hali hazırda Avrupa’nın en büyük doğalgaz tedarikçisi konumundaki Rusya’yı telaşlandırmıştır. Rusya kendisine rakip olacak  3,45 trilyon metreküp doğalgaz rezervi (Kıbrıs, Suriye, İsrail ve Lübnan arasında kalan Leviathan bölgesi)  konusunda söz sahibi olmak istemektedir. Bu sebepten ötürü GKRY ile çeşitli görüşmeler yapmıştır. Bu görüşmelerde Ruslar Ortodoksluk bağı üzerinden ilişkileri geliştirmek istemektedir. Avrupa’nın güney sınırı, Cebelitarık’tan İskenderun körfezine kadar olan bir hattan oluşmaktadır. Ortadoğu da yaşanan her kriz döneminde tüm dikkatler  Kıbrıs ve Doğu Akdeniz üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bölge sadece enerji değil siber savaşlar konusunda da büyük bir öneme sahiptir.Tüm dünya da bulunan 18 internet ağının (fiberoptik altyapı) 14’ü Doğu Akdeniz’i de içine alan coğrafyadan geçmesi Kıbrıs’ı adeta büyük bir kilidin anahtarı konumuna yükseltmektedir. Bu ağa sızan korsanlar, tüm dünyadaki gizli bilgilere de ulaşmış olacak dersek yanlış olmaz. Örneğin Edward Snowden “Biz Kıbrıs merkezli istihbarat ağı sayesinde Başkan Obama’nın Oval Ofis’deki ikili görüşmelerini her şeyine varıncaya kadar takip ettik” diyerek Kıbrıs’ın sadece bir ada, enerji havzası, Ortadoğu’ya yakınlığı, büyük askeri üs vs. yanında siber güvenlik içinde önemli bir merkez konumunda olduğunu ifade etmiştir. Ayrıca o dönem de yaşanan dünya çapında dinleme krizinde, İngiltere’nin Türkiye’yi ve hatta Almanya’yı da bu hatlar üzerinden dinlediği ortaya çıkmıştı.
Akdeniz’de bulunan fiber optik ağ haritası
Suriye İç Savaşı’nda adanın önemi bir kez daha ortaya çıkmıştır. Abd ve müttefiklerinin yapmayı planladığı Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’de bir kürt devletinin ( daha doğrusu enerji hattı için tampon bölgesi) kurulması, ada ile bağlantılı olarak enerjide hakimiyet kurmak istemesinden kaynaklanmaktadır. Buna birde  İsrail’in Doğu Akdeniz’de yaptığı sondaj çalışmalarını da eklersek muazzam bir enerji nakil hattının merkezin de olacak Kıbrıs. Bunun için İsrail ve Abd bölge ülkelerini her türlü baskı ve savaş tehdidi ile hizaya getirme çabaları içerisine girmekten geri durmamaktadır. Koalisyon güçlerinin en önemli askeri ve lojistik üslerinden birisi de Güney Kıbrıs’ta bulunan İngiliz üsleridir. Ortadoğu’yu yeniden şekillendirme çalışmalarında Kıbrıs gibi bir üsse sahip ülke her zaman avantajlı durumdadır. Burada kilit ülke her zamanki gibi Türkiyedir. Batılı güçlerin tüm bu olanlar karşısında sessiz kalacak bir Türkiye görmek istemeleri neticesinde üzerimizde sürekli bir askeri, siyasi, ekonomik ve sosyal baskı meydana gelmektedir. Çünkü yapmayı planladıkları yeni enerji koridoru Türkiye’nin ulusal çıkarlarına ters düşmektedir. Türkiye’nin Suriye’de yapmış olduğu Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Operasyonları, sınır güvenliği yanında bu planları da bozma niyetini göstermektedir. Batılı güçlerin nihai hedeflerinden olan Kıbrıs meselesinde en önemli oyunculardan biriside Türkiye’dir. Kıbrıs Barış Harekatı ile ilgili yazdığım yazı üzeride de değindiğim gibi Türkiye, 1974’den beridir adada askeri varlığını devam ettirmektedir. . Bölgede yaşanan enerji savaşları, Türkiye’nin bölge üzerinde daha etkin rol oynamaya itmiştir. GKRY’nin batı ülkeleri ile doğalgaz arama faaliyetleri için yapmış olduğu anlaşmalar, Türkiye tarafından yok hükmünde sayılmaktadır. Rum yönetiminin yapmayı planladığı sondaj faaliyetlerine Deniz Kuvvetlerimizce önleme yapılmaktadır. GKRY’nin yapmayı planladığı parsellerde Türkiye, KKTC adına hak talep etmesine rağmen, Rumlar her türlü provakatif eylemlerden geri durmayarak çalışma yapmak istemektedirler. Geçtiğimiz aylarda İtalyan ENİ şirketine ait bir sondaj gemisi araştırma yapmak için bölgeye hareket etmiş,Türkiye tarafından engellenmiş ve GKRY buna karşılık Amerikan EXXON MOBİL şirketinin araştırma gemisini davet etmiştir. Bu geminin ise ABD’nin 6. Filosu tarafından korunacağı açıklanmıştır. ABD, İsrail ile birlikte bu 9. kez düzenlenen  Juniper Cobra 2018 tatbikatı ile Türkiye’ye bir nevi mesaj vermesi üzerine TSK aynı tarihlerde Doğu Akdeniz’de bir tatbikat düzenlemiştir. Daha önceden yazmış olduğum “Doğu Akdeniz’de Enerji Savaşları” adlı makalemde bu konuları ayrıntılı bir şekilde bulabilirsiniz.
TSK’nın Doğu Akdeniz’de yapmış olduğu tatbikat
BM kararlarına göre ise adada büyük bir Türk nüfusu olmasına karşın işgalci durumunda görünmekteyiz. Batılı güçlerin Kıbrıs Türkleri üzerinde yapmakta olduğu asimilasyon çalışmaları da günden güne artış göstermektedir. Bazen haberlere de yansıyan “Biz  Kıbrıs Türküyüz” ve “Biz AB’ye girmek istiyoruz ama Türkiye engel oluyor. Adada Türk askeri istemiyoruz” tarzı yaklaşımlar bu çalışmaların ne denli tehlikeli olduğunu gözler önüne sermektedir. Her ne kadar Kıbrıs Türkleri içerisinde çok küçük bir grup olsalar da bu konuda önlem almak gerekmektedir. Çünkü batı kaleyi içeriden fethetme yoluna gitmişlerdir.
Devrimci İşçi Partisinin, 2014 protesto gösterilerinden bir pankart
Her ne şekilde olursa olsun Kıbrıs, Türkiye için hayati bir öneme sahiptir. Bölgede yaşanan kaos ve savaş ortamında tehditleri ileri hatta karşılamak ve ada üzerinde ulusal çıkarlarımız için mutlak suretle korunmalıdır. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı öncesi yaşanan soykırımı tekrar bu vatandaşlarımıza yaşatamayız. Bu suretle gerek Türkiye, gerek KKTC tam bir uyum içerisinde hareket etmek durumundadır. Batılı devletlerin gözünde Ortadoğu’nun hakimiyeti Kıbrıs’a hakim olmaktan geçiyor. Her iki ülkede bunu göz önünde bulundurmak durumundadır.
Yorumlarınızı Bizimle Paylaşın

Sadece üyelerimiz yorum yapabilir, hemen ücretsiz üye olmak için Tıklayın

(E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır)
Yorumu Gönder
Henüz Yorum Yapılmamış