ÜLKEDE SU BARIŞI DÜNYADA SU BARIŞI 

Genel

Ani Yağış ve Seller Arttı–Havamızı Ne Bozdu?

Dursun YILDIZ HPA Başkanı Yazları kurak ve sıcak,kışları ılık ve yağışlı ! Ülkemizin (geçmişteki) iklimini açıklayan  bu tanımı hemen herkes hatırlar.Ancak  uzun dönemdir  mevsimlerde yaşanan kaymalar bu tanımla birlikte birçok konudaki paradigmanın değişmesi gerektiğini ortaya koyuyor.  Bu değişime adaptasyon için hazırlık yapmak yerine artan yağışların dönemsel avantajlarıyla kendisini avutan kesimler de var. Ancak  bu konuda hemen  hatırlanması gereken şey ise daha geçen sene bu ayın çok sıcak bira ay , geçen yılın ise kurak bir yıl olduğudur.Buna rağmen yine de geçen sene içinde ani ve şiddetli yağışların  özellikle kentlerde taşkınlara neden olduğunu da unutmamak gerekir. Genel olarak geçen sene  HES’lerdeki enerji  üretimi %35 oranında azaltan  bir kurak yıldan sonra bu yıl  yaz mevsiminin ne zaman geleceğini sorduran sağanak yağış geçişi bol  bir  yaz yaşıyoruz.Aslında son yıllarda yaşanılan iklimsel değişikliklerin ortak paydası uzun dönemdir görülmeyen meteorolojik olayların oluşması  mevsimlerdeki kayma  ve yağışların ani şiddetli olarak oluşması. Ülkemizde son yıllarda hortumlar ve fırtınalı günler arttı ve  yağışlar kısa süreli ve çok  şiddetli sağanaklar olarak düşmeye başladı.Sıcaklıklar mevsim normallerinin çok üstünde ve çok altında seyredebiliyor. Bu iklim değişiklikleri  ve  Pakistan’da son  birkaç günde sıcaktan ölenlerin sayısının 1250 ‘yi bulması bu konuda duyulan  endişeyi biraz arttırsa da   gündem yarattığını söylememiz zor. Lightning+Storm+Brings+Much+Needed+Rain+Holy+Bh5ALX5ll4El Uzmanlar Uyarıyor İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Şen’in  Türkiye’nin küresel iklim değişikliği nedeniyle artık “yarı tropik iklim” sisteminde kabul edilmesi gerektiğini söylemesi bile çok etkili olmadı. Yarı tropikal iklim” sisteminde, mevsim değişimleri sırasında kısa süreli sağanağın normal olduğu biliniyor. Ancak bu yağışlar sadece  mevsim değişimi sırasında değil değişen mevsimler süresinde etkili olmaya başladı. rain_norfolk_g_wp Prof.Şen’e göre ; “Tropik iklim kuşağı, 30 derece enlemlerinden başlar ancak küresel iklim değişikliği nedeniyle kuzeye doğru kaymaya başladı. Yarı tropik olan kısım, bizim bölgemize geldi. Daha ileriki senelerde, tropik iklime doğru girmeye başlayacağız. Aşırı yağışlar, kuraklık, fırtına, hortum, bu iklim değişikliğin sonuçlarındandır. Küresel ısınmadan önce tabi ki bu yağış normal değildi. Dünyanın ortalama sıcaklığı 2 derece artış gösterdi. Bunun yanı sıra sera gazlarından en önemlisi olan karbondioksit 400 ppm’e çıktı. 400 ppm, geçmişte görülmemiş bir değer. Dolayısıyla dünya ısınmaya devam ediyor. Isınma devam ettikçe Türkiye’de bunun etkileri, sellerle fırtınalarla kuraklıkla kendisini gösterecek”. Bu uyarılar  sürekli ve uyarıcı bir şekilde   İTÜ Öğretim Üyesi Prof.  Dr. Miktad Kadıoğlu’ndan da gelmektedir. KTÜ öğretim üyesi Prof .Dr. Hızır Önsoy da bu konuda hidropolitik akademi için yazdığı son makalede “ ’Küresel İklim Değişim’’nde ‘’Hidroloji’’nin önemini hala kavramış değiliz”.diyerek çok önemli bir eksikliğimizi ortaya koymaktadır. 25270373 Mevsim Geçişleri Uzuyor Afetler Artıyor ! Prof Şen; 1 yıl önce ” küresel iklim değişikliği nedeniyle Türkiye’de mevsim değişimleri döneminde, afet şeklindeki faydadan çok zarar veren aşırı yağışlar bundan sonra da olacak.Türkiye’de gelecek yıllarda da mevsimin yazdan kışa, kıştan yaza döndüğü dönemlerde benzeri yağışların artacak” demişti. Ancak bu mevsim geçişi afetlerinin uzadığı ve mevsimin önemli bir bölümünü kapsadığı görülüyor. Her kesime çıkan ev ödevleri ; İklimsel koşullardaki değişim bu konuda doğrudan ve dolaylı olarak etkilenecek kişi kurum ve kuruluşlara ev ödevleri çıkartmıştır. 1-Göç alan büyük kentlerimizde  arazi kullanım planlaması ile su kaynaklarının stratejik planlaması arasındaki  yakın ilişki unutulmamalıdır. 2-Kentlerde arazi kullanım planlamasını yapan yerel yönetimler ile su yönetimi planlaması yapan kuruluşlar arasındaki  eşgüdüm sağlanmalıdır. 3- Kentlerin çevresindeki nehir havzalarında doğal bitki örtüsünün değiştirilmesi önlenmelidir. Çünkü bu değişim  tutma, terleme ve sızma kayıplarını etkileyerek  ani olarak akışa geçen yağış  miktarını arttırır. 4- Kentlerde kanalizasyon şebekelerinin özellikle yağış sularını taşıma kapasitesi düşük olduğundan ani ve şiddetli yağışları taşıyamamaktadır.Hızla artan nüfus karşısında kapasitesi düşük kalan atık su şebekeleri bir de ani ve şiddetli yağış geldiğinde tamamen yetersiz kalmakta ve kentlerimizde sık sık  büyük ve küçük ölçekli taşkınlar yaşanmaktadır.Yeni yerleşim alanları açılırken bu bölgelerdeki su sistemleri ile Yağmur Suyu ve Atık Su Uzaklaştırması  sistemleri hidrolojik olarak  yeniden incelenmelidir. 5- Kentsel arazinin plansız kullanımı sonucu kentlerimiz büyük ölçüde beton bir yüzey ile kaplanmaktadır . Bu durum şiddetli yağışlarda yağmur sularının topraktan sızıp  yer altı sularını besleme yerine doğrudan kanalizasyon ağına yönelmesine neden olmaktadır. Kanalizasyon sistemlerinin ya da bunların bağlandığı su yataklarının kapasitelerinin yetersiz kalması sonucunda da taşkınlar oluşmaktadır.Kentlerin hızlı ve çarpık  gelişimi de dikkate alınarak kent hidrolojisi hesapları yapılmalıdır. 6-Kent çevresinde yer alan  ve hızla gelişen kentlerin  içinde  kalan taşkın alanları arazi kullanım planlamasında imara açılmamalıdır. Bu alanlarda  yapılaşmaya  ve diğer ekonomik aktivitelere izin verilmemesinin yanısıra taşkın debisi ve tekerrüründeki artışlar dikkate alınarak  genişletilmeleri sağlanmalıdır. 7-Kentlerimizde son dönemde taşkın yaşayan bölgelerden yola çıkarak  taşkın tehditi altında bulunan ve/veya zamanla bu risk bölgesine girebilecek olan  alanlar  mühendislik çalışmaları ile tespit edilmelidir. 8- Bu çalışmalar sonunda “Kent taşkınları için  risk  haritaları” çıkartılmalı ,bu bölgeler için acil uyarı ve kurtarma   ekipleri oluşturulmalıdır. 9-Özellikle Doğu Karadenizde aynı dere yatağı üzerinde kademeli olarak inşa edilen küçük HES’lerin taşkın hidrolojisi hesapları yeniden gözden geçirilmelidir. 10-Nehir ve kanal santrallerinin işletme programları ve işletmesi çıkartılacak bir yönetmelikle  DSİ’ce yetkilendirilmiş şirketler tarafından denetlenmelidir. 11-Rüzgar enerjisi üretim santrallerinin ortalama rüzgar hızı hesaplarında iklim değişiminin etkisi dikkate alınmalıdır 230620140826500190288_2 2030 ve 2050’deki Büyük Sürprizler Gerek değişen su kaynakları planlama anlayışı ,gerekse değişen iklim koşulları doğal yaşam için derelere ne kadar su bırakılması sorusunu tersine çevirmiştir. Bu soru artık “derelerdeki suyun ne kadarını almalıyız ? “a dönüşmüştür veya dönüşmektedir. Ekolojik dengeyi önemsemeyen ,tüketimi körükleyen mevcut anlayış insanoğluna çok büyük bir sürpriz hazırlamaktadır.Dünyanın tüketim hızı ve ekolojik üretim hızı arasındaki makas ekolojik üretimin aleyhine hızla açılmaktadır. Uzmanlar  2050 yılında üretimin tüketimi karşılayamayacak duruma geleceğini ileri sürmektedir. Bunun doğal sonucunun da  2050 yılına kadar doğal olmayan gıda üretiminin yaygınlaşması olacağı söylenebilir. Kentlere göçen nüfusa su temini çok önemlidir. Aslında birçok kişinin bildiğinin dışında konu sadece bu nüfusa su temin etmek değildir. Aynı zamanda atıksu ve yağmur sularının toplanması ve arıtılarak doğaya verilmesi de aynı derecede önem taşır durumdadır. İklimlerdeki değişim su ,enerji,gıda ve çevre güvenliğini açıkça tehdit eder boyuta geldi.ABD dahil birçok gelişmiş ülkede yapılan öngörülere göre 2030 yılından sonra iklimde daha hızlı bir değişim bekleniyor.Bu konuda ) Eylül Üniversitesinden Prof Dr. Doğan Yaşar'ın ciddi uyarıları var . Bu gelişmeleri dikkate alıp havamız daha fazla bozulmadan yolumuzu düzeltmenin gayreti içinde olmalıyız. Bu konuda toplumsal bilinç oluşturulmasına yapışacak olan katkılar çok büyük önem taşımaktadır. İklimlerdeki değişime adaptasyon  konusunda günümüzün  teknolojisinin , mühendislik biliminin ve su mühendisliğindeki deneyimli kişilerin yardımıyla yapılacak çok şey vardır. Havanın  daha fazla bozulmasını beklemeden ,su yönetiminde geçmişte  çeşitli görevler  üstlenmiş  olan “deneyimli mühendislerin”  de sadece eleştirip, yakınmak yerine bu konuda    bilinç oluşturmaya yönelik çalışmalara katkıda bulunmaları, “bilgi görgü ve deneyimlerini” toplumun ilgili kesimleriyle paylaşmaları  beklenmektedir. images (2)            
Yorumlarınızı Bizimle Paylaşın

Sadece üyelerimiz yorum yapabilir, hemen ücretsiz üye olmak için Tıklayın

(E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır)
Yorumu Gönder
Henüz Yorum Yapılmamış