Tarımsal Sulamanın Kalkınmadaki Rolü
07 02 2015
Dr. Nüvit SOYLU
Zir Yük Müh.
Doğal ve yetersiz kaynak su, insan ihtiyaçlarının giderilmesi için, içme, kullanma, ve tarımsal amaçlı tüketilmektedir Tarımsal amaçlı su kullanımı olan sulama, suyun miktar olarak en fazla tüketildiği alandır.Tarımsal üretimin artan nüfusun beslenme gereksinimini karşılaması ve sulamayla üretimin 2-7 kat artmasını sağlaması girdi olarak önem arzetmektedir. Ayrıca tarımsal üretimde rekabet edebilir koşulların sağlanması, ortaya çıkan 5-14 kat gelir artışı yaratan sulu tarımla olanaklıdır. Su ve toprak tarımsal üretimin vazgeçilmez unsurlarıdır.Yaşamsal olan tarımsal üretim aynı zamanda kırsal kesimin tamamına yakın nüfusunun ekonomik faaliyetlerini oluşturmakta, diğer ihtiyaçlarını giderme yanında gıda gereksinimini karşılamaktadır.
Bu nedenle sulama, gıda talebinin karşılanmasında amaç, yoksulluğun giderilmesi, kırsal kalkınma ve refah düzeyinin artırılmasında da önemli bir araçtır.
Su sektöründe altyapı ve ekonomik kalkınma arasındaki ilişkiyi gösteren çeşitli çalışmalar yapılmıştır.. Hindistan'ın “Tamil Nadu” bölgesinde sulama altyapısına sahip bölgelerde yoksulluk oranı % 25 iken kuru tarım uygulanan kesimlerde yoksulluk sınırı altında yaşayan nüfus oranı % 70 ‘dir. Kenya’da 1999 - 2000 kuraklığının yarattığı ekonomik kayıplar Kenya’nın gayrisafi milli hasılasının % 11 ve % 16’sına ulaşmıştır . Ülkemizde de kurak geçen 2008 yıllarındaki tarımsal üretim kaybının yaklaşık 5.5 milyar dolar olduğu, bütçe hedeflerinin tutturulamamasının sebebi olduğu açıklanmıştır.
DSİ’ce geliştirilen sulamalarda sulanan alandaki bitki desenindeki gelişmeler incelendiğinde, sulamadan önce kuru tarım yapılan alanlarda hububat ağırlıklı ekim yapılırken, sulamadan sonra ürün çeşitliliği meydana gelmesidir. Son yıl verilerine göre, DSİ’ce geliştirilen sulamalarda bitki deseni; %19 pamuk, %21 hububat, %20 mısır, %6 şeker pancarı, %5 sebze, %1 bakliyat, %5 meyve, %3 narenciye, %3 ayçiçeği, %3 yem bitkisi, %3 bağ ve %11 diğer ürünler şeklinde gelişmiştir. Bitki verimleri ise; pamuk 441 kg/da, hububat 409 kg/da, mısır 1050 kg/da, şeker pancarı 5194 kg/da, bakliyat 251 kg/da, narenciye 3834 kg/da, ayçiçeği 260 kg/da, yem bitkisi 1126 kg/da olmuştur. Sulama projeleriyle hububatta %151, baklagillerde %151, şeker pancarında %79, pamukta %212, Mısırda %475, meyvede %119, Narenciyede %153, sebzede %201 verim artışı meydana gelmiştir.
[1]
Sulamanın iklim koşullarına göre tarımsal üretim ve verimde 4-7 kat artış sağlaması, yarattığı katma değer ve geri dönüş hızı hem kırsal kalkınma hem de tarımsal kalkınmada önemli rol oynamaktadır. Sulama tarımsal üretim için birim alana yapılan masrafa karşılık geliri artırmakta, üretici kırsal kesim, aynı alandan daha fazla gelir elde etme fırsatı bulmaktadır. Geliri artan nüfus, üretime yönelip yerli ve yeterli beslenme sağlarken, başta sosyal, ekonomik ve kentsel dengelerin bozulmasına neden göç olgusunu azaltırken, kırsal refahın artması gibi katkılar yaratmaktadır.
Tamamen içinde insan unsurunu çoğunluğa hizmet ilkesiyle barındıran yatırım diyebileceğimiz sulamanın tüm göstergelerde kalkınmayla yüksek korelasyonu bulunmaktadır.
Sektörler |
Ulusal Ekonomiye Katkı |
- Tarım
|
42 milyar ABD Doları |
|
38 milyar ABD Doları |
|
20 milyar ABD Doları |
Toplam |
100 milyar ABD Doları |
Kalkınma ve Toplum
İnsanlığın yaşamını sürdürebilmesinde ihtiyaçlarını giderebilmek için geliştirdiği ilişkiler toplumsal yaşamı gerektirmiştir. Toplum bir ilişkiler bütünüdür ve gerçekleşen sosyal, ekonomik, kültürel tüm olaylar doğrudan ya da dolaylı bireyleri etkiler. Toplumsal yaşam ekonomik, sosyal, kültürel, dinsel ve ekonomik anlamda sektörel sürekli ilişki ve etkileşim halindedir. Bu süreç insanlık tarihi incelendiğinde çeşitli faktörler öne çıkarılarak savaş ve barış ortamlarını hazırlamış olsa da, tüm olaylarda gerekçe ne olursa olsun ekonomik bir yanı gözlemlenmektedir. Toplumlar arası ilişkilerde de bu anlamda benzer durum yaşanmaktadır.
Ekonomi, Yunanca (oikia)ev ve (nomos) kural kelimelerine dayanan bir evin mal varlığının yönetimi, evin içindeki düzen anlamında açıklanmaktadır. Ekonomi kavramının tanımında görüş farklılıkları olsa da bu tanımlardan insanlık tarihinde para öncesi dönemlerde kullanılan değişim yöntemleri dahil, sonsuz ve giderilmesi güç olan insan ihtiyaçlarının, bu ihtiyaçların giderilmesinde kullanılan kıt ve yetersiz kaynakların planlaması ile mal ve hizmet, üretim - tüketim ilişkilerinden doğmuş bir doktrin olarak açıklayabiliriz.
Burada insan ihtiyaçlarında yaşamsal ve keyfi olanların ayırımı bakımından önceliklerin saptanması, kaynaklarda insan emeğinin üretemediği doğal kaynakların kullanılmasında sürdürülebilirliğinin sağlanması çok önem arzetmektedir. Çünkü bir ekonomik faaliyetin mutlak ihtiyaç duyduğu olmazsa olmazları, ekonomik faktörler; toprak (arazi) doğal kaynağı, sermaye, birikimi açıklarken, girişimci ve emek doğrudan insan olarak yer alır. İnsanoğlu yaşamını sürdürmek için mal ve hizmet üretim ve tüketimini gerçekleştirerek ekonomik faaliyetini sürdürürken bağlı bulunduğu bu ekonomi faktörleri, günümüzde zaman, bilgi, teknoloji unsurları dikkate alınmadığında faaliyetlerinde başarıyı kısıtlamaktadır. Bir diğer önemli konu, sürdürülebilirliğin sağlanmasında her ekonomik faaliyetin özellikle doğal kaynaklara bağımlılığıdır.
Bu gerçeklilik, insan ihtiyaçlarının giderilmesinde yaşamsal olan su ve toprak kaynaklarının önemini ortaya koymaktadır.
Kalkınma ve Tarım
Su içme - kullanma ihtiyacının giderilmesi için yaşamsal bir madde olduğu gibi yine yaşamsal olan beslenme ihtiyacının giderilmesinde tarımsal üretimin gerçekleşmesi ve sürdürülmesi, gıda ihtiyacının karşılanmasında da çok önemlidir.
Bu nedenle tarım sektörü, diğer sektörlerin alternatifi olmadığı gibi, gıda başta olmak üzere diğer sektörlere hammadde sağlaması ve kendi sektöründe kullandığı girdilerle tarıma dayalı sanayi ve hizmetler sektörüne talep yaratması ve yaşamsal özelliği ile vazgeçilemez sürekliliğin sağlanması gereken bir sektördır.
Ülkelerin gelişmişlik düzeyini sanayi ve bilgi toplumuna geçişle yapılan değerlendirmelerde, göstergelerin sonuçları incelenerek yapılan analizler, o sonuçların sebeplerini irdelememiş, bu durum tarımın gelişmesini tamamlamadan sanayi ve bilgi toplumu olma gerçeğinin mümkün olmadığını gizlemiştir. Bugün bizim ülkemizde dahil bu yönlendirmelerin kalkınma açısından sakıncalar ve sancılar yarattığı ortadadır.
Sebep - sonuç ilişkilerine dayalı sentez, tarımsal kalkınma sağlanamadan “sanayi toplumu” olma ütopyasını bilimsel olarak reddeder.
Üstelik bu sentez, küresel ekonomi açılımları, neden buna ihtiyaç duyulduğunu sorguladığı gibi dünyada yaşanan mali krizleri de açıklamaktadır.
Ana sektörlerden özellikle yaşamsal ihtiyaçların karşılamasında tarım sektörünün, ara mal ve hizmetlerin aşırı haksız değerlenmesi, fiyat belirlenmesinin arz - talepten çok, serbest piyasa ve rekabet koşullarını da ortadan kaldıran, uluslararası kuruluşlar nezdinde oluşması (OPEC), dışa bağımlılık gibi unsurlar yanında talep elastikiyetinin düşük
Günümüzde tartışılması gereken gelişmişlik kriterleri çerçevesinde doğal kaynaklarını tüketmiş, yatırımlarını tamamlamış, nüfusu artmayan üstelik azalan ülkeler ölçeğinde üretim ve tüketim ilişkilerinde özellikle yaşamsal olan su ve gıda konusunda toplumsal ihtiyaçlarını gideren bu ülkeler karşımıza küresel güç olarak çıkmaktadır.
Bugünün Küresel güçleri, üretim ve tüketim ilişkilerinde planlamalar çerçevesinde önce tarımsal üretimin sektörel olarak gelişimi ve sürekliliğini sağlayıp sorunlarını gidermiştir. Bu ülkelerin sorunu, günümüzde kullanılan mübadele/değişim aracı para ölçeğinde sermaye birikimlerinin mal ve hizmet üretebilmesi için kendi ülkeleri dışında doğal kaynaklara ulaşımını gerekli kılmıştır.
Ülkelerde makro ölçekte sektörel planlamalarının, ekonomik süreci şekillendirdiği bir gerçektir. Bu durum ülkemizde, ekonomik işlevselliği sağlayacak, kalkınma ve büyüme kavramlarının öncelikle tarım boyutunda ele alınmasını gerekli kılmaktadır.
Büyüme kavramı ekonomide, nüfus ve toplam hasıladaki nicel artışı anlatırken, kalkınma ve gelişme kavramlarının ekseninde insan vardır. Kalkınma bu artışların reel olarak insana yansıması sonucu, fert başına gelir artışının, eğitim, sağlık, kültür, sosyal yapısal gelişime etkilerini, nitel olarak yaşam kalitesini ve standardının yükselmesini ölçen ekonomik bir kavramdır.
Bu nedenle büyüme araç, kalkınma amaç olmalıdır. Çünkü bir ülkedeki ekonomik büyüme göstergeleri kalkınmayı açıklamadığı gibi, kalkınma olmayan ülkelerdeki büyüme oranı risk olarak da görülebilir. Gelir dağılımı daha da bozulmuş, işsizlik artmış, toplum yoksullaşmışsa büyüme rakamları yoksulluğa bağımlı yolsuzluğu açıklayan göstergelerdir.
KALKINMA – TARIM VE SULAMA
Bitkisel ve hayvansal üretim faaliyetlerini tanımlayan tarım, evrende miktarı sabit, toprağın elverişli olması halinde üretimin yapılabildiği ve yine yeryüzünde mevcut kullanılabilir suyun, sulama amaçlı % 74 nün tüketildiği 2 önemli doğal kaynağı kullanarak yaşamsal olan beslenme için gıda ihtiyacını karşılamaktadır.
Bitki büyüme evresinde, bitkinin gelişmesi için doğal yolla karşılanamayan ihtiyaç duyduğu suyun bitki kök bölgesine verilmesi olarak kısaca tanımlanabilen sulama, tarımsal üretimde verim ve üretim artışı sağlayan, üretilen bitki çeşitlenmesine yol açan en önemli girdidir.
Dünyada susuzluk çeken 1. 2 milyar insan yaşam savaşı verirken artan nüfusun gıda gereksiniminin karşılanması da insanlık için ciddi bir sorun olmaktadır. Dünya nüfusunun yaklaşık 1/5 i açlık çekmektedir.
Kalkınma ve yoksullukla da ilişkili bu durum gerekli yatırımların gerçekleştirilememesi sonucu hızla artmaktadır.
Bu olumsuz tabloya, bir de iklim değişikliklerinin neden olacağı, tarihte çok büyük kitlesel ölümlere yol açmış, büyük göçlerin sebebi gösterilen afet olan etkileme sıralamasında 1. derecede yer alan kuraklık tehditleri eklendiğinde, tarımsal üretimin ve sulamanın somut olarak insan için vazgeçilemez yaşamsal gerçeği olduğu ortaya çıkmaktadır.
Bu gerçekler, ülkelerin yönetimlerinde, doğal kaynakların kullanımında önceliklerin iyi belirlenmesi, sürdürülebilir ve süreklilik gerektiren, objektif kritelerle ele alınmış doğru, akılcı, verimli ve etkin bir planlamayı mutlak zorunlu kılmaktadır. Ülke düzeyinde doğal kaynakların korunarak kullanılarak, sürdürülebilir tarımsal üretimin gerçekleşmesini amaçlayan planlamada, ürün planlaması, üretim planlaması, yatırım planlaması, girdi planlamasını gerektirir.
Tarımsal üretimde altyapı niteliğinde en önemli girdi sulama tesislerinin gerçekleşmesi yatırım planlaması gerektirir. Ancak bu yatırımların yapılabilmesi için diğer bir doğal kaynak suyun miktar ve kalite olarak korunması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması, su kaynakları yönetiminde havza planlamasını gerektirmektedir.
Kamu tarafından gerçekleştirilmesi gereken bu planlamaların, yatırımlarının uygulanması ise finansman kaynağına ihtiyaç göstermektedir.
Sulamanın birim alandan elde edilen ürün miktarı ve verimliliği 4-6 kat artırması kalkınmanın tarımdan başlaması gerçeğinde önemli bir göstergedir. Sulanan alanlarda iklime bağlı yılda birden fazla ürün alınması yarattığı katma değer ölçeğinde kalkınmaya katkı yaratır. Sulama kültür bitkilerinin yetiştirilmesine olanak tanıdığından geliri fazla olan bitkilerin yetiştirilebilmesi anlamı taşır. Sulanmayan alanlarda birkaç ürün çeşidi yetiştirilirken sulanan alanlarda yetiştirilebilen ürün sayısı arttıkça, üreticinin gelirine yansıyan bu durum kalkınmayı motive etmektedir.
Kuru tarımda verim hava koşullarına bağımlıyken, sulu tarımda bu riskler bitki çeşitliliği ve teknolojik yöntemlerle azaltılabilmektedir.
Sulama hayvansal yem ihtiyacının karşılanmasıyla hayvancılığın gelişmesine ve verimine olumlu katkı sağlamaktadır. Sulama alanlarında daha fazla işgücüne gereksinim duyulması, istihdam açısından etkilidir.
Su gübre , ilaç gibi diğer tarımsal girdilerin etkisini artırmaktadır.
Sulamada ağaç, fidan yetiştirme imkanları, hem gelir elde edilmesine hem de orman ve çevrenin korunmasına yardımcı olur, yine çiftlik gübresinin yakacak olarak kullanılmasını da engelleyicidir.
Tüm bu veriler akılcı planlı ve verimli bir sulamanın kalkınmanın önemli bir aracı olarak kullanılması gerektiğini ortaya koymaktadır.
[1] DSİ Genel Müdürlüğü Broşürü 2006 Ankara
Yorumlarınızı Bizimle Paylaşın
Sadece üyelerimiz yorum yapabilir, hemen ücretsiz üye olmak için Tıklayın