ÜLKEDE SU BARIŞI DÜNYADA SU BARIŞI 

Genel

Su Kaynakları Yönetiminde Karmaşa Sürüyor!

Böyle Bir Yönetsel Yapıyla Su Kaynaklarımız Gerektiğince Yönetilebilir mi? 20 Mayıs 2014 Yücel ÇAĞLAR Orman Mühendisi GİRİŞ Anımsanacağı gibi, özellikle 2011 yılında çıkartılan, kimileri henüz uygulanmasına bile geçilmeden değiştirilen otuzu aşkın kanun hükmünde kararnameyle (KHK), ülkemizdeki kamu yönetiminde yaşamsal önemde değişiklikler yapıldı. Bu değişikliklerin ağırlıkla doğal süreç ve varlıkların yönetimi alanında yapılması, rastlantısal bir durum değildir: 2000’li yıllarda baş tacı edilen ekonomik büyümenin temellerinden birisinin de her türlü kamusal varlığın ticarileştirilmesi, giderek özelleştirilmesi olması, özellikle doğal süreç ve varlıkların korunması, geliştirilmesi kamu yararına değerlendirilmesi ile ilgili yönetsel yapının da tümüyle yeniden düzenlenmesini gerektirmiştir. Öte yandan; bu düzenlemelerin ağırlıklı alanlarından birisinin su kaynakları ile ilgili olması da, aynı nedenlerle yine rastlantısal bir durum değildir. İlginçtir; sözcüğün tam anlamıyla birer işbilmezlik örneği olan bu düzenlemeler, kamu yönetimi alanındaki en duyarlı oldukları varsayılan kişi ve kuruluşlar arasında bile gerektiğince tartışılmamıştır. Üstelik bu suskunluk, en azından duyarlı kamuoyunun su kaynaklarına daha önce görülmedik düzeyde sahip çıktığı bir dönemde yaşanmıştır; görünüşe bakılırsa günümüzde de sürdürülmektedir. Açıktır ki, bu durumun aşılması; su kaynaklarının korunması, geliştirilmesi ve değerlendirilebilmesine yönelik çalışmaları daha etkin kılabilecek bir yönetsel yapının geliştirilmesi, yaşamsal önem taşımaktadır. “Su kaynakları” yönetimi mi, “su” yönetimi mi? Açıktır ki, bu iki kavramın hem kapsamları hem de çağrıştırdığı sorun alanları birbirinden farklıdır. Ne var ki, çoğunlukla bu farklılığın üzerinde durulmamakta; kimi durumlarda da kavramlar birbirlerinin yerine kullanılabilmektedir. Bu durum, tartışmaların ortak temeller üzerinde yapılabilmesini güçleştirmekte, yanı sıra, politika ve stratejilerin geliştirilmesinde, kamusal yönetsel yapıların tasarlanmasında, planların hazırlanmasında çeşitli sorunlara yol açmaktadır. 2011 yılında çıkarılan 644, 645, 648, 657 ve 658 sayılı KHK’larla oluşturulan yönetsel yapılar ve aralarındaki görev dağılımı, yürütülen çalışmaların öncelikleri ve yöntemi, bir yönüyle bu sorunları da somutlaştırmaktadır. Bu nedenle, iki kavramın, en azından bu bağlamda temel alınacak içeriklerine açıklık getirilmesi yararlı görülmüştür. Su Kaynakları Yönetimi: Kavram, gezegenimizdeki “su kaynakları” olarak sayılagelen okyanuslar, denizler, göller, akarsular, kar ve buzullar ile yeraltı sularının korunmasına, iyileştirilmesine, geliştirilmesine yönelik etkinliklerin tasarlanması, planlanması, yürütülmesi vb çalışmaları kapsar. Bu etkinliklerin kapsamı, ekolojik koşullardan canlıların yaşama biçimlerine pek çok değişkene bağlı olarak değişmektedir; dolayısıyla tasarlanması, planlanması ve projelendirilip uygulanması aşamalarında bu değişkenlerin de göz önünde bulundurulması yöntemsel bir zorunluluk olmaktadır. Su Yönetimi: Bu kapsamda, herhangi bir kaynağın sunabildiği suyun kaynağından alınmasına ya da toplanmasına, kullanım alanlarına dağıtılmasına, bu süreçte niteliğinin korunmasına ve iyileştirilmesine, verimli olarak tüketilmesine yönelik teknik ve teknolojilerin geliştirilmesine, kullanımının yaygınlaştırılmasına yönelik düzenlemeler, alt yapı yatırımları, eğitim, denetim vb etkinlikler sayılabilir. Açıktır ki; iki kavramın çağrıştırdığı etkinliklerin amaca ve yaklaşım biçimine göre tümleştirilmesi de olanaklıdır. Ancak, bu durumda; i) oluşturulacak tümleşik kavramın kapsamına gerektiğince ayrıntılı bir açıklama getirilmesi; ii) geliştirilecek politika ve stratejilerin, hazırlanacak plan ve programların, oluşturulacak kurumsal ve hukuksal yapının da bu açıklamalar üzerine temellendirilmesi gerekecektir. Bu bağlamda, ülkemizde yalnızca su kaynaklarının yönetimi ile ilişkilendirilebilecek hukuksal ve kurumsal düzenlemeler ile planlama çalışmaları üzerinde durulacaktır.
  • “KHK Cumhuriyeti”nde nasıl bir su kaynakları yönetimi yapılanması var?
Anımsanacağı gibi, ülkemiz, 2011 yılında çıkarılan KHK’larla, benzetme yerindeyse bir “KHK Cumhuriyeti”ne dönüştürülmüştür. Kimi yönlerden Anayasanın 87 ve 91. maddelerine açıkça aykırı olarak işletilen bu süreçte, bir anlamda TBMM de işlevsiz kılınarak çok sayıda yasada yaşamsal önemde değişiklik yapılmıştır. Böyle bir hukuksal evrende söz konusu soruya verilebilecek en kısa yanıt; <<- “KHK ve torba yasalar cumhuriyeti”nde su kaynakları gerektiğince korunarak kamu yararına yönetilmiyor; yönetilemez de !>> olabilir. Başka bir söyleyişle; ülkemizde su kaynakları ile doğrudan ve dolaylı olarak ilgili yönetsel yapılar tarafından yürütülen etkinliklerin sözcüğün tam anlamıyla bir karmaşa içinde olduğu içinde öne sürülebilir. Sözgelimi; doğal süreç ve varlıklarla ilgili etkinliklerin alan temelinde çok boyutlu ancak bütüncül bir yaklaşımla tasarlanması, planlanması ve yürütülmesi gerekmektedir. Bu gerek, özellikle ülkemizdeki yerleşik kamu yönetimi gelenekleri içinde, ancak yetki ve sorumlulukları yönünden sıradüzenli (hiyerarşik) olarak konumlandırılmış, dikey bir yapıyla yerine getirilebilir. Böyle iken, sözü edilen KHK’larla birbirinden bağımsız, yetki ve sorumluluklar yönünden eş konumda çok merkezli yatay bir yapılanma oluşturulmuştur. Gerek üstlendikleri işlevlerin niteliği ve kapsamı gerekse ülke yüzeyine yaygınlıkları yönünden; ü  Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, ü  Su Yönetimi Genel Müdürlüğü, ü  Orman Genel Müdürlüğü, ü  Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü, ü  Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü, ü  Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğü, ü  Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, ü  Türkiye Su Enstitüsü ve ü  Su Yönetimi Koordinasyon Kurulu ile ü  Havza Yönetim Heyetleri’nin (Havza Yönlendirme Kurulu ve her havza için oluşturulacak Havza Yönetim Heyetleri) öne çıktığı böylesi bir yapılanmada ilgili kurum ve kuruluşların görev, yetki ve sorumluluklar arasında gereksizlikler, yinelemeler ve çatışmalar kaçınılmaz olmuştur* (Ek 1). Bu yapılanmada yer verilen “Su Koordinasyon Kurulu”nun (SYKK) oluşumu, işlevleri ve hukuksal dayanakları, bu bağlamda anlamlı bir örnektir: Bilindiği gibi, SKK, 20 Mart 2012 tarih ve 28239 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 2012/17 sayılı Başbakanlık Genelgesiyle; “su kaynaklarının bütüncül havza yönetimi anlayışı çerçevesinde korunması için gereken tedbirleri belirlemek, etkili bir su yönetimi için sektörler arası koordinasyonu, işbirliğini ve su yatırımlarının hızlandırılmasını sağlamak, ulusal ve uluslararası belgelerde yer alan hedeflerin gerçekleştirilmesi için strateji, plan ve politika geliştirmek, havza planlarında kamu kurum ve kuruluşlarınca yerine getirilmesi gereken hususların uygulanmasını değerlendirmek, üst düzeyde koordinasyonu ve işbirliğini sağlamak …” amacıyla oluşturulmuştur.  Böylesine kapsamlı, temel düzenleyici ve yönlendirici işlevleri olan bir kurulun başbakanlık genelgesiyle oluşturulmuş olması, söz konusu amacın ne denli ciddiye alındığını açıklıkla ortaya koymaktadır. Öte yandan; başkanlığını Orman ve Su İşleri Bakanı’nın ya da gerektiğinde müsteşarının üstleneceği SYKK’nın üye bileşiminin de yine bu bağlamda göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Anılan Başbakanlık Genelgesine göre SYKK’ya; ü  Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, ü  İçişleri Bakanlığı, ü  Dışişleri Bakanlığı, ü  Sağlık Bakanlığı, ü  Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, ü  Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, ü  Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, ü  Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, ü  Avrupa Birliği Bakanlığından kurumları adına karar vermeye yetkili üst düzey temsilcileri, ü  Su Yönetimi Genel Müdürü, ü  Devlet Su İşleri Genel Müdürü, ü  Meteoroloji Genel Müdürü, ü  Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürü ve ü  Türkiye Su Enstitüsü Başkanı’nın katılması öngörülmüştür. Ek olarak; Kurul tarafından gereksinme duyulması durumunda “alt kurul”, “komite”, “danışma grupları”, geçici ve kalıcı “çalışma grupları” oluşturulabilecek; ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının yanı sıra üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, meslek birlikleri ve özel sektör temsilcileri Kurul toplantılarına çağrılabilecek, “alt kurul” ve “komite” çalışmalarında katılabilecektir. İlk toplantısını, 23 Mayıs 2012 tarihinde yapan SYKK’nın ilk kararının; “Ulusal Havza Yönetimi Strateji Belgesi’nin mevcut durumu hakkında ilgili kurum görüşleri alınıp değerlendirildikten sonra, Su Yönetimi Koordinasyon Kurulu’nun, su yönetiminin havza bazında yapılması gerektiği dikkate alınarak “Havza Yönetimi Üst Kurulu’na dönüştürülmesi…” olması, bugüne değin bu doğrultuda herhangi bir düzenlemenin yapılmaması, yürürlükteki yönetsel yapının ne denli etkin olduğu, yaşamsal önemde kararların nasıl alındığını göstermesi bakımından anlamlıdır. Çok sayıda hukuksal düzenlemeyle de desteklenen böylesi bir kurumsal yapılanmanın su kaynaklarının korunmasına, iyileştirilmesine ve değerlendirilmesine yönelik etkinliklerde etkenlik düzeyinin düşmesine, büyük kaynak savurganlıklarına yol açması kaçınılmaz olmaktadır.
  • Su kaynaklarının yönetiminde “planlı plansızlık”
Ülkemizde, oldukça varsıl planlama bilgi ve deneyim birikimine karşın, sözcüğün tam anlamıyla bir plan kargaşası, kirliliği yaşanmaktadır. Su kaynaklarının yönetimine yaklaşım biçiminin, ülkemizdeki su temelli ekonomi politik tercihlerin yanı sıra çok başlı ve yatay yapılanmanın sonucu olan bu durum, başta zaman olmak üzere kaynakların etkin kullanımını rastlantılara bırakmaktadır. Açıktır ki, özellikle zamanın etkin kullanılmaması, geriye dönüşü olanaksız durumların, çözümlenme olanakları giderek kısıtlaşan sorunların ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Bu nedenle, su kaynaklarının yönetimi alanındaki etkinliklerin planlanması, göreceli olarak çok daha büyük önem taşımaktadır. Öyle anlaşılıyor ki, siyasal iktidar bu gerçeği kavramış (!), bu alanda da çok sayıda strateji belgesi, plan ve program hazırlamıştır. Su kaynaklarının yönetimi ile ilişkilendirilebilecek bu türden belgelerin başlıcaları, Ek 2’de örneklenmiştir. Ne var ki, çoğunluğu çeşitli yönlerden birbirleriyle ilgisiz, daha da önemlisi işlev, amaç, hazırlanma süreç ve yöntemleri, zamanlama, uygulanma ilkeleri vb yönlerden birbirleriyle bağdaştırılamayacak bu belgeler, rastlantısal olarak yapılabilecek olumlu uygulamaları da büyük ölçüde engellemekte ve/veya daha da güçleştirmektedir. Genel bir değerlendirmeyle, bu belgelerle ilgili olumsuzlukların başlıcaları şöyle sıralanabilir: i)  Yetkili Kurum ve Kuruluşlar: ü  Su kaynaklarının yönetimi ile ilgili strateji, plan ve program hazırlamakla yükümlü kurum ve kuruluşlar çok sayıdadır ve çoğunluğu da yetkileri yönünden eş konumdadır. ü  Aralarında dikey bir işbölümü yoktur. ü  Görev, yetki ve sorumluluk tanımları yinelemelidir, çelişkilidir. ü  Su kaynaklarının korunması, kullanılması ve geliştirilmesinde etkili, başka bir söyleyişle de taraf olabilecek kesimlerin karar süreçlerine katılımı rastlantısaldır; “katılımcı” olduğu öne sürülen, örneğin, “Havza yönetim heyetleri”, Türkiye Su Enstitüsü’nün yapısında yer verilen “Yönlendirme Komitesi” ile “Yönetim Kurulu”, 20 Mart 2012 tarihinde yayımlanan 2012/7 sayılı Başbakanlık Genelgesiyle kurulan “Su Yönetimi Koordinasyon Kurulu” vb organlarda “katılımcılık”, deyim yerindeyse, “konu mankenliği” düzeyinde kalmaktadır. ü  Parasal kaynaklarının yeterli olmasını, olabildiğince özerk bir düzenek içinde kullanılabilmesini sağlayabilecek hukuksal ve kurumsal yapı oluşturulmamıştır. ü  Hazırlanan strateji, plan ve programların uygulanmasının gerektiğince izlenebilmesini, gerekli durumlarda kısmen ya da tümüyle değiştirilebilmesini sağlayabilecek düzeneklere açıklık getirilmemiştir. ii) Planlama Çalışmaları: ü  Stratejilerin geliştirilmesi, plan, programların hazırlanması sırasında dünya ve ülkedeki ekonomik, toplumsal, kültürel değişme ve gelişmelerden; doğrudan ve dolaylı olarak ilgili kesimlerden büyük ölçüde soyutlanılmaktadır. ü  Ek 1’de de görüldüğü gibi, 645 sayılı KHK’nın 7. maddesinin 1, fıkrasının “b” bendine göre; “Su havzalarının geliştirilmesine yönelik ulusal ve bölgesel düzeyde planlama yapmak, politika ve stratejiler belirlemek” görevi Çölleşme ile Mücadele Genel Müdürlüğü’müm görevleri arasında sayılmıştır. Buna karşılık, aynı KHK’nın 9. maddesinin 1. fıkrasının “a” bendine göre ise “Su kaynaklarının korunması, iyileştirilmesi ve kullanılmasına ilişkin politikaları belirlemek” görevi, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü’ne verilmiştir. Bu, deyim yerindeyse, “paylaşılamayan” görevin, ilgili kuruluşlar arasında sağlanacak “koordinasyonla” gerektiğince yerine getirilemeyeceği açıktır. ü  Farklı kurum ve kuruluşlar tarafından geliştirilen stratejiler ile hazırlanan plan ve programlar arasında konu, amaç, kapsam, süre, yöntem ve teknikler, dil vb yönlerden tümleşiklik, uyum, süreklilik yoktur, dahası kimi strateji, plan ve programlar arasında çeşitli yönlerden çelişkiler vardır. ü  Hazırlanan strateji, plan ve programların, çok azı (çevre düzeni planları, kısmen de havza koruma eylem planları) dışında herhangi bir yaptırım gücü yoktur. ü  Hazırlanan strateji, plan ve programların uygulanmasının nasıl bir düzen içinde izleneceği, gerektiğinde nasıl güncelleştirilebileceği, gerektiğince uygulanamaması durumunda hangi birimlerin hangi iş ve işlemleri yapacağı belirsizdir. Sonuç olarak… Ülkemizde gerçekte kapsadığı etkinlikler ve öncelikleri farklı olan ancak tümleşik olarak yürütülmesi gereken su kaynaklarının yönetimi ve su yönetimi alanları ile ilgili çalışmalar; ü  büyük ölçüde birbirinden soyutlanarak, ü  ağırlıkla su yönetimi alanı öne çıkarılarak, ü  dünyadaki ve ülkemizdeki ekolojik, ekonomik, toplumsal ve kültürel değişme ve gelişmeler ile gerektiğince ilişkilendirilmeyerek, tasarlanıp tümleşik bir yaklaşımla planlanıp yürütülmemektedir. Su kaynaklarının korunmasına yönelik çalışmalar ise ağırlıkla kirlenmenin önlenmesine yöneliktir. Buna karşılık, su kaynaklarının nitelik ve nicelik olarak devamlılığının sağlanmasına yönelik çalışmalar, çoğu durumda, rastlantısal olarak yürütülmektedir. Sözgelimi; özel olarak ayrılmış koruma alanlarında bile ormancılık, bitkisel üretim ve hayvancılık etkinliklerinin tasarlanması, planlanması ve yürütülmesi sırasında su kaynaklarının devamlılığının sağlanmasına katkıda bulunabilecek tekniklerin geliştirilmesi ve uygulanmasına öncelik ve yeterince ağırlık verilmemektedir. Gerçekte ülkemizde, bu amaçla kullanılabilecek bilgi ve veriler nitelik ve nicelik olarak yeterli değildir; bu bilgi ve verileri üretebilecek kamu araştırma kuruluşları, özellikle 2000’li yıllarda büyük ölçüde işlevsizleştirilmiştir. Öte yandan; son yıllarda suyun yanı sıra, su kaynaklarının da metalaştırılmasına yönelik politika ve uygulamaların gündeme getirilmiş olması, tüm canlıları kapsayacak anlamda kamusal olan “su hakkının” gerektiğince gözetilmesini giderek olanaksızlaştırmaktadır. Örneğin; 2003 yılında çıkarılan 4916 sayılı Çeşitli Kanunlarda ve Maliye Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un; ü  20. maddesiyle 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 51 inci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi “Hazinenin veya Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün mülkiyetinde veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdeki baraj, dalyan, voli yerleri, göller, havuzlar, nehirler ve nehir ağızlarındaki av yerleri ile deniz ve iç sularda belirlenmiş yerlerdeki su ürünleri üretim hakkının, 22.3.1971 tarihli ve 1380 sayılı Su Ürünleri Kanununa göre il özel idarelerince kiraya verilmesi,” ü  21. maddesiyle de 1380 sayılı Su Ürünleri Kanununun 4 üncü maddesi; “Hazinenin veya Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün mülkiyetinde veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdeki baraj, dalyan, voli yerleri, göller, havuzlar, nehirler ve nehir ağızlarındaki av yerleri ile deniz ve iç sularda belirlenmiş yerlerdeki su ürünleri üretim hakkı; öncelikle o yerde kurulan, üyeleri beş yıldan az olmamak üzere üretim bölgesinde ikamet eden, münhasıran su ürünü üretim ve pazarlaması ile iştigal eden kooperatif, kooperatif birliği veya köy birliklerine başta Çevre ve Orman Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı olmak üzere ilgili bakanlıkların görüşü alınarak Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca tespit edilecek esaslar dahilinde, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu esaslarına göre, gelirleri kendilerine ait olmak üzere il özel idarelerince kiraya verilir.” biçiminde değiştirilmiştir. Ne var ki, ilerleyen yıllarda, en duyarlı kamuoyunda bile bu sürecin hemen hemen yalnızca HES’lerle ilgili boyutu öne çıkarılmıştır. Oysa, bilindiği gibi; “Elektrik Piyasasında Üretim Faaliyetinde Bulunmak Üzere Su Kullanım Hakkı Anlaşması İmzalanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik”, 2003 yılında çıkarılmıştır.  Saptamalara göre ülkemizde 69 ilde toplam 478 HES vardır ve 534 HES’in daha yapılması planlanmakta; planlananların da 160’ı yapım aşamasındadır. Bu süreçte yaşananlar; duyarlı kamuoyunun yanı sıra yöre halkının tepkileri, alınan yargı kararları bilinmektedir. Ancak, konu ilgili kurullarda, sözgelimi Su Yönetimi Koordinasyon Kurulu’nun ilk dört toplantısında tartışma konusu bile yapılmamıştır. Dolayısıyla; ü  Su kaynakları, Anayasanın “Tabiî Servetlerin ve Kaynakların Aranması ve İşletilmesi” başlığı altında yer verilen 168. maddesi kapsamına alınmalı; madde Tabiî servetler ve kaynaklar Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bunların aranması ve işletilmesi hakkı Devlete aittir.” kuralının yanı sıra; “su kaynaklarının niteliği ve niceliğinin korunması, geliştirilmesi, kullanımının düzenlenmesine yönelik etkinliklerin, her aşamasında demokratik katılımcı bir kamusal yapılanmayla çok boyutlu bir yaklaşımla planlanmasını, yürütülmesini, izlenmesini” sağlayabilecek biçimde düzenlenmeli; başta “Devlet bu hakkını belli bir süre için, gerçek ve tüzelkişilere devredebilir” kuralı olmak üzere maddenin öteki kuralları yürürlükten kaldırılmalıdır. ü  Su kaynaklarının yönetiminde yatay değil dikey bir kurumsal yapılanma temel ilke olmalıdır. *** Ek 1: Su Kaynaklarının Yönetimi İle İlgili Başlıca Kuruluşların Üstlendikleri Görevler
Orman ve Su İşleri Bakanlığı
Su Yönetimi Genel Müdürlüğü (645Sayılı KHK; Madde 9/1-c) OGM “Toprak Muhafaza ve Havza Islahı Dairesi Başkanlığı (3234 Sayılı Yasanın 645 Sayılı KHK’yla Değişik 2. Maddesinin  “D” Bendi ) Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü (645 Sayılı KHK’nın 7. Maddesi)
a) Su kaynaklarının korunması, iyileştirilmesi ve kullanılmasına ilişkin politikaları belirlemek.b) Su yönetiminin ulusal ve uluslararası düzeyde koordinasyonunu sağlamak. c) Su kaynaklarının kıyı suları dahil olmak üzere koruma-kullanma dengesi gözetilerek, sucul çevrenin ekolojik ve kimyasal kalitesinin korunması ve geliştirilmesini sağlamak amacıyla havza bazında nehir havza yönetim planları hazırlamak, hazırlatmak, “bütüncül nehir havzaları yönetimi ile ilgili mevzuat çalışmalarını yürütmek. d) Yer üstü ve yer altı sularının kalite ve miktarının korunmasına yönelik hedef, ilke ve alıcı ortam standartlarını ilgili kurum ve kuruluşlarla birlikte belirlemek, su kalitesini izlemek veya izletmek. e) Taşkınlarla ilgili strateji ve politikaları belirlemek,  ilgili mevzuatı ve taşkın yönetim planlarını hazırlamak f) Nehir havza yönetim planlarına uygun olarak sektörel bazda su kaynaklarının tahsislerine ilişkin gerekli koordinasyonu yapmak. a) Su havzalarında kaliteli ve azami miktarda su elde etmek, erozyonu önlemek, sel, çığ ve taşkınları kontrol altına almak, toprak, su ve bitki dengesini korumak amacıyla ilgili birimlerle işbirliği halinde ve katılımcı anlayış çerçevesinde hazırlanan entegre havza ıslahı ana planının gerektirdiği iş ve işlemleri yapmak veya yaptırmak,b) Entegre havza ıslahı projelerini uygulamaya koymak ve planda yer alan yatırımları izlemek, değerlendirmek, proje bilgilerini ilgili birimlere raporlamak ve gerektiğinde yapılmasını sağlamak, ç) Orman alanlarında veya orman rejimine alınacak erozyona maruz sahalarda; toprak aşınma ve taşınmalarının durdurulması, sellerin ve taşkınların kontrol altına alınması, heyelanların ve çığların önlenmesi amacıyla dere, çay ve ırmakların su toplama havzalarında erozyon kontrolü çalışmaları yapmak veya yaptırmak, e) Dağlık alanlarda toprağın korunmasına, su kaynaklarının geliştirilmesine, orman ekosisteminin tesisine ve geliştirilmesine yönelik olarak erozyonla mücadele etmek ve gerekli çalışmaları yapmak, a) Toprağın korunması ve tabii kaynakların geliştirilmesi amacıyla; havza bütünlüğü esas alınarak, çölleşme ve erozyonla mücadele, çığ, heyelan ve sel kontrolü ile entegre havza ıslahı plan ve projelerini yapmak, yaptırmak, uygulanmasını izlemek, bu faaliyetlere proje bazında destek sağlamak, bu iş ve işlemlerle ilgili politika ve stratejiler belirlemek, ilgili kurum ve kuruluşlar arasında işbirliği ve koordinasyon sağlamak.b) Su havzalarının geliştirilmesine yönelik ulusal ve bölgesel düzeyde planlama yapmak, politika ve stratejiler belirlemek.
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü(662 Sayılı KHK ile Değişik 6200 Sayılı Yasa, Madde 2)
b) Sulama tesislerini kurmak,… c) (Değişik: 11/10/2011-KHK-662/49 md.) Sulak alanları ıslah etmek, erozyon ve rüsubat kontrolü ile ilgili etüt ve planlama işlerini yapmak veya yaptırmak, kendi tesislerini korumaya yönelik erozyon kontrolü maksatlı ağaçlandırma çalışmaları yapmak f) Akarsularda ıslahat yapmak … u) (Ek : 11/10/2011 - KHK - 662/50 md.) Yerüstü ve yeraltı sularını kalite yönünden izlemek, atıksular sebebiyle yerüstü ve yeraltı sularının kirlenmesinin tespiti hâlinde durumu Orman ve Su İşleri Bakanlığına bildirmek,
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğü(644 Sayılı KHK, Madde 7) Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü(644 Sayılı KHK, Madde 8)  
c) Havza ve bölge bazındaki çevre düzeni planları da dâhil her tür ve ölçekteki çevre düzeni planlarının ve imar planlarının yapılmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek, havza veya bölge bazında çevre düzeni planlarını yapmak, yaptırmak, onaylamak ve bu planların uygulanmasını ve denetlenmesini sağlamak.ç) Sektörel planların havza veya bölge düzeyindeki mekânsal strateji planlarına ve çevre düzeni planlarına uyumlu hazırlanmasını sağlamak ğ) (Değişik: 8/8/2011-KHK-648/5 md.) Yeraltı ve yerüstü sularının, denizlerin ve toprağın korunması, kirliliğin önlenmesi veya bertaraf edilmesi maksadıyla kirletici unsurlar ile kirliliğin giderilmesi ve kontrolüne ilişkin usul ve esasları tespit etmek ve uygulamayı sağlamak, acil müdahale planları yapmak ve yaptırmak, çevrenin korunması maksadıyla uygun teknolojileri belirlemek ve bu maksatla kurulacak tesislerin vasıflarını tespit etmek ve bu çerçevede gerekli tedbirleri almak ve aldırmak.
Ek 2: Su Kaynaklarının Yönetimi İle İlişkilendirilebilecek Başlıca Planlama Çalışmaları 1)    Bölgesel Kalkınma Planları (GAP, DOKAP, DAP vb) 2)    GAP Eylem Planı (2013-2017) 3)    Tarım Stratejisi Belgesi (2006-2010) 4)    Çölleşme ile Mücadele Türkiye Ulusal Eylem Programı (2005) 5)    Türkiye Cumhuriyeti İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı (2011–2020) 6)    Türkiye Ulusal Ormancılık Stratejisi (2003) 7)    Türkiye Ulusal Ormancılık Programı (2004-2023), 8)    Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Eylem Planı (2008-2012) 9)    İl Tarım ve Kırsal Kalkınma Master Planları 10)Bölgesel Tarım Master Planları 11)Türkiye Tarım Master Planı 12)Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planı (2013-2017) 13)Kuraklıkla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planı 14)Doğaya Yeniden Kazandırma Planı 15)Ulusal Havza Yönetim Stratejisi ve Eylem Planı 16)Su Havzalarının Geliştirilmesine Yönelik Ulusal ve Bölgesel Düzeyde Planlama 17)Taşkın yönetim planları 18)Nehir Havza Yönetim Planları 19)Havza Koruma Eylem Planları 20)Mekansal Stratejik Planlama 21)Erozyonla Mücadele Eylem Planı (2013-2017), 22)Yukarı Havza Sel Kontrolü Eylem Planı (2013-2017) 23)Baraj Havzaları Yeşil Kuşak Ağaçlandırma Eylem Planı 24) Dağlık Alan Yönetim Stratejisi Bütünleşik Kıyı Alanları Strateji Planı *  Havza düzeylerinde çalışmalar yapmak amacıyla birimler ve ilişkili oldukları genel müdürlükler, bu yapılanmanın yalnızca bir boyutundaki yinelemeler konusunda fikir vermektedir: Havza Planlama ve Arazi Islahı Daire Başkanlığı (Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü), Havza Yönetimi Planlaması Daire Başkanlığı (Su Yönetimi Genel Müdürlüğü), Toprak Muhafaza ve Havza Islahı Dairesi Başkanlığı (Orman Genel Müdürlüğü)
Yorumlarınızı Bizimle Paylaşın

Sadece üyelerimiz yorum yapabilir, hemen ücretsiz üye olmak için Tıklayın

(E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır)
Yorumu Gönder
Henüz Yorum Yapılmamış