ÜLKEDE SU BARIŞI DÜNYADA SU BARIŞI 

Genel

Gıda Güvenliğimiz Konusunda Zamanında uyarmıştık!!!

Prof. Dr.Harun Uysal Yıllardır gıdalara yapılan hileleri yazdıkça, bazı çevrelerden anlaşılmaz eleştiriler alıyorum. Halbuki amacım, hem sırtından para kazananlara, hem de sağlığını bozanlara karşı halkı uyarmak. Bu hilelerin bazıları, şu anda bir iddianame şeklinde mahkemeye sunuldu. Mersin'de, 2010 ve 2011 yıllarında usulsüz şekilde ithal ve ihraç edilen gıda ürünleriyle ilgili Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hazırladığı iddianame tamamlandı. İddianamede 192 kişinin “Resmi evrakta sahtecilik, görevi kötüye kullanma, rüşvet, suç ve delilleri gizleme ve değiştirme” gerekçeleriyle cezalandırılmaları isteniyor. İddianamede yer alan tespitler, aslında sofralarımıza kadar uzanan skandalları ortaya çıkarıyor. Örneğin o yıllarda, Ziraat Mühendisleri Odasının sürekli uyarılarına rağmen, gelen GDO’lu ürünler, sağlam ürünler analiz ettirilerek yurt içine sağlam diye sokulmuş, ardından da tüketiciye ulaştırılmıştı. Bu ürünler arasında özellikle patlatılacak mısır ve çeltik dikkat çekiyor. İddianameye göre; yanlış numuneler analiz edilerek, 156 bin kilo patlatılacak cin mısırı ve 59 bin kilo da çeltik “uygunluk belgesi” alarak Türkiye’ye sokulmuş. Türkiye’nin birçok ilindeki çocuklar da patlamış mısırı ve pilavı afiyetle yemiş. Bugün de buna benzer hileler gırla gidiyor. Örneğin hayvanın hasta olup olmadığını belirleyen somatik hücre ve toplam bakteri sayısını belirlemek için, çiğ süt örneği yerine, kaynatılmış süt makineye veriliyor. Tabii ki süt temiz çıkıyor. Temiz diye giden, aslında bakterili olan sütten, yoğurt, peynir yapılıp tüketiciye ulaştırılıyor. Bunu yapanlar ayni zamanda, senin benim ödediğim vergilerle prim alarak, haksız kazanç sağlıyorlar. İddianamede, süt tozu ithalatında yapılan hileler de dikkat çekici. Yapılan tespitlere göre; bir firmanın değişik tarihlerde toplam 200 bin kilo süt tozunu, buzağı yemi olarak ithal ettiği ve bunu değişik firmalara sattığı ifade ediliyor. Buzağı yemi makyajlı süt tozu yüzünden, o yıllarda çiğ süt fiyatları 35 kuruşa kadar düşmüş ve para kazanamayan üretici bir milyon anaç ineği kasaba göndermişti. Böylece Türkiye önemli oranda hayvan varlığını yitirmiş ve çözüm olarak bakanlık hayvan ithalatına izin vermişti. O zamanlar ben ve benim gibi tarım konularında yazan birçok kişi, bu konuyu dile getirmiştik. Aradan geçen 6-7 yıl sonra haklılığımız iddianame ile belli ki kanıtlanacak.
Yorumlarınızı Bizimle Paylaşın

Sadece üyelerimiz yorum yapabilir, hemen ücretsiz üye olmak için Tıklayın

(E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır)
Yorumu Gönder
Henüz Yorum Yapılmamış