Barajların Doluluk Oranlarındaki Düşüş ve Su Temini Güvenliği Konusunda Hidropolitik Akademinin Açıklaması
- 09.12.2016
- Yazar:
- (0) Yorum
- 862
Barajların Doluluk Oranlarındaki Düşüş ve Su Temini Güvenliği Konusunda SPD Hidropolitik Akademi Merkezinin Açıklaması
9 Aralık 2016 HPA.- Aralık ayında barajların doluluk oranlarının geçen seneye nazaran daha düşük olması 2017 yılında güvenli su temini konusunda endişelerin artmasına neden olmaktadır. Son 10 yıldır ülkemizde mevsim geçişlerindeki kaymalar yağışın şiddetindeki artış ve uzayan kurak dönemler gözlenmektedir. Bu yıl sonbahar yağışları uzun yıllar ortalamasına göre daha düşük olmuştur. Yağışlardaki bu azalmanın doğal sonucu olarak barajlarımızdaki doluluk oranları düşmüştür. Bazı bölgelerimizde ve özellikle içme suyu barajlarımızda geçen seneye nazaran düşük olan doluluk oranları şimdilik herhangibir kuraklığın “ kesin habercisi” olmayıp, bugünkü durum itibariyle mevsimsel yağışlardaki kaymanın bir sonucudur. Bu kayma eğilimi yağışlardaki azalma ile de birleşirse bu durum su temini güvenliğini daha da zorlaştırır ve kuraklıktan söz edilmeye başlanabilir. Ancak mevsimsel yağışlardaki değişimin bu yıl da sürmesi önemli bir ikaz olup tarımsal su kullanıcı örgütlerinin ve ülke çapında su yönetiminin daha dikkatli olması gereğini ortaya koymaktadır. Bu gelişmeler yakın-orta ve uzun vadeli gelecek için kuraklık eylem planlarındaki uygulama eksikliklerinin bir an önce tamamlanmasını zorunlu kılmaktadır. Bu gelişmelerin tüm ilgili kesim ve kurumlarca , sadece sonuçları üzerinden spekülatif olarak ele alınmasını doğru bulmuyoruz. Bunun yerine yaklaşan tehditin sebepleri ve alınması gereken önlemler konusunda farkındalığın arttırılması için kullanılmasının daha uygun olacağı düşüncesindeyiz. Bu konuda “gerekli olan” yaygın önlemlerin erken alınmaması kurak döneme girildiğinde veya kurak dönem belirtileri ortaya çıktığında acil su temini için pahalı, işletme maliyeti yüksek ve teknolojik olarak dışa bağımlı ve çevre dostu olmayan Deniz Suyu Arıtımı tesisleri gibi önlemleri zorunlu kılabilir. Bu teknolojik su üretim tesisleri dünyanın birçok bölgesinde son çare olarak kabul görmekte olup zamanından önce Türkiye’nin Su üretim pazarına girmesi çok uygun olmayacaktır. Bu erken açılım, tasarruftan verimli ve bilinçli su kullanımına kadar birçok konuda artması gereken duyarlılığın teknolojik çözümlere havale edilmesi sonucunu doğurabilir. Ülkemizde yağışlarda ve sıcaklıklardaki değişmelerin etkisin artacağı bir gelecek öngörüsü bilimsel çevrelerde de yaygınlık kazanmaktadır. Bunun olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi için tüm sektörlerin hazırlıklı olması, su yönetimi anlayışından su kullanım bilincine kadar birçok alanda doğal dengeyi zorlamayan çözüm çalışmaları yapılması gerektiği görülmektedir. Saygılarımızla Hidropolitik Akademi
Yorumlarınızı Bizimle Paylaşın
Sadece üyelerimiz yorum yapabilir, hemen ücretsiz üye olmak için Tıklayın