Yeryüzünün ilk Mucizesi: SU
GİRİŞ;
Yüzyılımızın en önemli sorunlarından biri kullanılabilir su kalitesinin azalması ve su kıtlığının hızla artmasıdır.Nüfus artışına bağlı olarak gelişen hızlı ve plansız kentleşme, sanayileşme, yoğun tarım faaliyetleri, yanlış arazi kullanımları ve küresel ısınma bu durumun temel prensipleridir. Ancak asıl sorun “ su kaynakları yönetimi ile ilgilidir.Su kaynakları sorunları, hatalı kararlar ve uygulamalara sahip yönetimler sonucunda daha ciddi boyutlara ulaşmış ve geleceği tehdit eder duruma gelmiştir. Çünkü gelecekteki güç dengeleri hayatın hiçbir alanında vazgeçilemez olan suya hakimiyetle belirlenecektir.Yeryüzünün uzaydan çekilmiş fotoğrafları, mavi-yeşilin egemenliğinde sıra dışı öyküsü olan bir kürenin güzelliğini ortaya koyuyor.
Hikayemiz 4,6 milyon yıl önce başlıyor. Öncelikle büyük patlamanın ardından evrende oluşan ilk element hidrojendir. İşte bu hidrojen ilk yıldızların hammaddesini oluşturuyordu. Hidrojenden ağır elementlerse yıldız dediğimiz bu çok büyük ve çok sıcak fırınlarda pişirilirdi. Yıldızların çok sıcak ve çok yoğun çekirdeklerindeki hidrojen atomlarının çekirdekleri kaynaşarak önce helyuma, süre ilerledikçe de giderek daha ağır elementlerin çekirdeklerine dönüştü.
Atom çekirdeklerinin kaynaştığı bu fırınlarda meydana gelen tepkimelere "termonükleer tepkime" deniyor. Bu tepkimeler sırasında ortaya bir miktarda ısı çıkıyor. Buda yıldızların parlamasını sağlıyor. Çok büyük yıldızlar süper nova denen çok şiddetli bir patlamayla ömürlerini tamamlıyor. Bu patlamada yıldızı oluşturan maddenin çok büyük bir kısmı uzaya saçılıyor.
Sonraki kuşak yıldızlar ve onların çevrelerinde dolanan gezegenler bu yıldızların ağır elementlerde zenginleşmiş küllerinden doluyor.
Hidrojen doğrudan Büyük Patlama’nın ürünüyken, oksijen işte bu ölü yıldızların ürünüdür. Oksijen suyun kütlece en büyük bileşeni olduğu gibi yeryüzündeki kayaların bileşiminde de en çok bilinen elementtir.
Aslında yalnızca oksijen değil hidrojenden ağır tüm elementler, yıldızlarda ve bu yıldızların patlaması sırasında oluştu.
Önce bir ateş diski olan gezegenimiz bir atmosfere de sahip değildi. Dünyanın uzun zaman alan değişim süreci içinde gezegenin magma okyanusundan geçip uzaya doğru çıkan gazlar atmosferi oluştururdu.
İlk atmosferde henüz oksijen yoktu ama hidrojen, CO, CO
2, N ve az miktarda su buharı bulunuyordu.
Su buharının kaynağında ise iki ana görüş vardır. Birincisi volkanlar.
Volkanlardan fışkıran gazlar içinde yüksek miktarda su buharı olduğunu göstermektedir. Bu patlamalar ve çıkan gazlar atmosferi olduğu kadar suyu da oluşturmaktaydı. Yeryüzü soğudukça su buharı yoğunlaşarak bulutlar ortaya çıkmış, fırtına şeklinde yağmurlar başlamıştır. Su kütlesinin hacmi artarak çukur yerleri doldurmuş ve okyanuslar meydana gelmiştir.
Ardından bakteriler, güneş enerjisi ve fotosentez ile oksijeni üretmişler ve serbest oksijenin var olması ile yaşam koşulları da sağlanmış olmalıydı.
Tüm okyanuslar suyla dolmuş, yağmurlarla yerin ilk kabuk kısımları hızlı bir ayrışma-bozunma aşamasından geçmiş, serbestleşen Na, Ca, K ve silis gibi çeşitli atom ve moleküller okyanus havzalarına taşınmış, bir kısmı da havza tabanına birikerek sedimentleri oluşturmuştur. Diğerleri ise okyanus suyunun tuzlu olmasını sağladı. Sularda tuzluluk ani bir yükselişten sonra sabit bir değere ulaşmıştır. Okyanuslar aynı zamanda büyük miktarda CO
2 depolar. Bu çok önemlidir, çünkü CO
2 sera gazı etkisi nedeniyle atmosfer ısınabilir. (Jeolojik zaman sürecinde Yerküre’nin evrimi-İzver Özkar Öngen) suyun kaynağı konusunda ortaya atılan ve bilim camiasında da destek bulunan ikinci görüş;
YILDIZ TOZUYLA GELEN SU
Kuyruklu yıldızlar genelde 5-20 km çaplı, su, amonyak ve metan buzuyla silisyum (yıldız tozu) içeren bir kirlitopuna benzer. Bu kartopuna benzer. Bu kartopu biçimindeki ana gövde güneşe yaklaştıkça buzları erir ve buharlaşma başlar. Atmosfere girdiğinde ise parçalanır.
Tüm raporu okumak için tıklayınız
Yeryüzünün ilk mucizesi SU
Yorumlarınızı Bizimle Paylaşın
Sadece üyelerimiz yorum yapabilir, hemen ücretsiz üye olmak için Tıklayın