ÜLKEDE SU BARIŞI DÜNYADA SU BARIŞI 

Genel

Cerattepe ve düşündürdükleri

  Hep söylüyorum yine söyleyeceğim! Demokratik toplumlarda Devlet niye vardır? Çok kısaca milleti için vardır! Milletinin dirlik ve güvenliğini sağlamak, yaşam koşullarını iyileştirmek, refahını arttırmak, daha sağlıklı koşullarda yaşamını idame ettirmesini sağlamak gibi cümleleri sıralayabiliriz. Peki devlet bir takım kurallar ve onlarca çevre mevzuatı ile doğayı ve çevreyi niye korumaya çalışıyor? Milleti için değil mi? Pekiii! Bu noktada aklıma şu soru takılıyor! Devlet Artvin Cerattepe’deki bunca yurttaşının karşı çıkmasına, günlerce gecelerce uyumayıp canları pahasına yaşadıkları bölgeyi, doğayı, o yemyeşil ağaçları korumak için kendilerini feda etmeyi göze almasına rağmen niye hala ısrarla Cerattepe’deki bakır madeni için bu kadar ısrar eder? İlgili Bakanlar çıkıp bu madenin çevreye ve insana zararı olmayacaktır diye niye beyanatlar verir? Peki o zaman madem ki o bölgede yaşayan insanların sesine kulak tıkanacak, onların görüşleri alınmayacaksa, neden o zaman ÇED yönetmeliğine göre ÇED raporu hazırlatılıp Halkın Katılım Toplantıları yaptırılır? Halkın bu kadar olumsuz görüşüne, feryadına kulak tıkayacak isek, ÇED raporlarını mahkemenin iptal kararlarına rağmen yeniden hazırlatıp millete ve yargıya rağmen yeniden olumlu onaylayacaksak; o zaman kaldıralım gitsin bu göstermelik Çed yönetmeliğini, raporlarını ve Halkın Katılım Toplantıları’nı da (!) Olsun bitsin. Gerçekten anlamak mümkün değil! 11113 Doğa olmadan insanın yaşamını idame ettirmesi mümkün değildir. Doğada bir ekolojik denge sözkonusudur. Tüm canlı cansız varlıklar ve canlı varlıkların en gelişmişi olarak insan, Çevre dediğimiz yaşam ortamında hayatını idame ettirir. Örneğin kuşlar için, sincaplar için, ipek böcekleri için daha burada adını sayamayacağımız pek çok canlı için yaşam ortamı; ağaçlar ve ormanlık alanlardır. Peki Cerattepe’de biz; “Maden çalışmaları için teleferik sistemi dahil 3 bin 500 ağaç keser ve ama ben bunun üç katı kadar ağacı maden faaliyetinin sona ermesinin ardından dikeceğim!” Dersek ne olur? Bu işin bilimini yapmış bir kişi olarak, orada doğal habitat yani canlı ve cansızların doğal yaşam alanı yok olur! Parçalanır; yeni ortama adapte olabilen güçlü türler kalır, adapte olamayanlar ise ölür, yok olur veya göç eder! Maden bitince ben aynı oranda ağaç dikeceğim demek, şu anki ile eşdeğer yaşam alanı yaratmak değildir! Bir kere heyelanı önlemek için 3-5 metre toprağın sıyrılacağı söyleniyor. Bu toprağın içinde yaşayan mikroorganizmaların, solucanların bile bir görevi ve ekolojik denge ile yaşam zincirine bir katkısı mevcut! Bunların yaşam alanlarını tahrip edip yok olmalarına neden oluyoruz! Kestiğiniz ağaç türlerinin aynısını aynı yere dikmeniz, kenara aldığınız toprağı aynı şekilde muhafaza edip yıllar sonra aynı yere sermeniz mümkün olacak mı? Diyelim ki oldu! Siz 3500 belki daha fazla ağacı keserek zaten o bölgenin ikliminden yağış ve nem rejimine, topoğrafyasına, jeomorfolojik yapısına kadar her şeyi değiştirmiş oluyorsunuz! Yani tamamen bölgenin ekosisteminin değişmesine neden oluyorsunuz. 11112 Gelin bu defa da milletin, bölge halkının sesine kulak verelim. Orada yaşayan onlar, oraları birçoğunun ata toprağı! Millet olmadan da bir devletin varlığından sözetmek mümkün değildir!Devlet milletine hizmet için vardır. Milleti için en iyi, en doğru olanı yapmakla yükümlüdür. Kaynak:https://gazetedokuzeylul.com/?p=35950
Yorumlarınızı Bizimle Paylaşın

Sadece üyelerimiz yorum yapabilir, hemen ücretsiz üye olmak için Tıklayın

(E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır)
Yorumu Gönder
Henüz Yorum Yapılmamış